Yüz Gençleştirme! Ayna Ne Diyor?

Yüz gençleştirme, kanımca en zor ve bir o kadar önem taşıyan bir estetik uygulama! Sabah uyanır ilk yüzümüzü görürüz, insanlar yüzümüze bakarlar… Yaşımızı ele verir, duygu durumumuzu gösterir, kendimizi ifade etmemizdeki en önemli yapı! Saklayamayız! Peki, bu denli önemli bir yapıya “gençleştirme” ameliyatsız veya cerrahi uygulamalar planlarken nasıl yaklaşılmalı? Size biraz yüz estetiğinde felsefemi anlatayım… Total Yüz Gençleştirme!

İlk önce, yüzümüz nasıl yaşlanır? Bu soruya doğru bir cevap bulduğumuzda, zamanı geri almak daha kolaylaşır, yapılacak uygulama sonucu daha doğal olur. Yüzde yaşlanmanın aslında üç komponenti vardır:

1 – Hacim kaybı! Yüzümüz yaşlanırken, vücudumuzda bir çok başka organda olduğu gibi bazı bölgelerde hacim azalır. Kemik, yumuşak dokular, kaslar… hepsi bu “atrofi” denilen süreçten nasibini alır. Ama en çok yağ dokusu! Göz altı, kaşlar, göz çukuru, yanaklar, orta yüz, şakak bölgesi.

2 – Dokuların sarkması ve buna bağlı gelişen gevşeklik! Ayda yaşasaydık, bu kadar sarkmazdık doğal olarak. Vücudumuzdaki çoğu organ gibi, yüzdeki bir takım yapılar yer çekimine yenik düşerek sarkarlar. Orta yüz, çene hattı üzerindeki yumuşak dokular, boyun kasları, kaşlar, göz kapakları derken, bir bakmışız bu sarkıklıklar bizi yaşlı göstermiş!

3 – Deri kalitesinin azalması! Evet derimiz de yaşlanır, elastikiyetini kaybeder ve gevşer. Yüzey yapısı bozulur, renk değişiklikleri meydana gelir. Kırışıklıklar oluşurken deri bollaşır.

Genç yaşlardan başlıyor aslında bu değişiklikler, ancak zamanla fark edilmeye başlar. O yüzden, her yaş grubu için ayrı bir tedavi planlanmalı. Daha genç yaşlarda amaç yaşlanmaya bağlı gelişen bu değişiklikleri ertelemek iken, daha geç yaşlarda amaç oluşan deformiteleri düzeltmek olmalı.

Peki başarılı ve doğal bir gençleştirme için ne yapmak gerekir? Ameliyat şart mıdır? Yoksa ameliyatsız çözümler işe yarar mı? Cevap aslında çok basit! Her 3 komponente de doğru oranlarla bir bütün olarak müdahale etmek şart! Yani “total yüz gençleştirme”. Burada önemli olan, orantıyı yakalamak. Yaşlı bir göz çevresi ama sıkı bir yüz!? Bu kombinasyon doğal durmaz!

Öncelikle hacim kaybından başlayalım. Yaşlanırken bazı yerlerde dokular azalır. Doğal ve doğru bir gençleştirme planının içinde “volume replacement” yani eksik hacimlerin yerine doldurmak mutlaka yer almalı. İster kendi yağ dokumuz, ister geçici dolgular… kişiden kişiye göre seçenekler değişir. Önemli olan, doğru planlara (hacmin azaldığı) ve doğru miktarda (aşırı şişirmeden) hacim eklemek. Genel bir prensip olarak, kendi vücudumuzda bulunan en doğal ve kaliteli dolgu, aynı zamanda kök hücre deposu olan “yağ dokusunu” her zaman ilk sırada tercih ederim.

Peki gelelim dokuların sarkmasına. Ne yazık ki bu deformasyon için genelde cerrahi dışındaki seçenekler çok etkili olamayabilir. Sarkık dokuları kaldırmak niyetiyle dolgular yapmak ve şişirmek, günümüzde uzman olmayan kişilerce yapılan en büyük hataların başında yer alır. Sonra herkes şişik yüzlerle ortalıkta! Doku sarkıklığı hiçbir zaman doldurularak tedavi edilemez! Minimal sarkıklıklar için alttaki dokulara zarar vermeden sıkılaştırıcı teknolojilerden bir yere kadar faydalanmak mümkün. Ancak bir kaş düşüklüğü, göz kapağı düşüklüğü veya yüzün sarkmasındaki en doğru ve etkili yaklaşım, bu dokuları cerrahi olarak kaldırmaktır (lifting). Tabii ki, diğer yaşlanma komponentlerine de müdahale etmekle birlikle orantılı bir planlamayla.

Ve son olarak, derinin kalitesinin azalması! Yüz yaşlanmasının bu kısmı için aslında en doğru yaklaşım, yaşlanmayı geciktirmektir. Derimiz kırışmadan zamanında ve doğru şekilde yapılan toksin uygulamaları, derinin kendine yenilemesi için zamanında yapılan stimülasyonlar, bakımlar, besleyici ve onarıcı uygulamalar ve tabi ki güneşten korunma. Tüm bunlara rağmen, başarılı bir gençleştirme operasyonun bir parçasında mutlaka fazla deri tespit edilerek cerrahi olarak alınmalıdır. Yüz germe, boyun germe, kaş kaldırma ve göz kapağı ameliyatlarının hepsinde artan deri alınabilir. Kalan derinin sıkılaşması için “microneedling” prensibinden faydalanabilir. Kendi onarıcı hücrelerimiz olan “trombositler” bu konuda çok etkilidirler. Ve tabii ki “resurfacing” yani yüzeyi pürüzsüzleştirmek! Peeling, dermabrazyon, lazer… her cilt için farklı bir uygulama gerekebilir.

Tüm bu uygulama çeşitlerini hastaya özel planlanıp, yaşlanmanın her komponenti için uygun ve orantılı tedaviler uygulandığında, doğallık çerçevesinde yılları geri almak hiç te zor olamayacaktır!